FİLİSTİN
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Bağlı değilsiniz. Bağlanın ya da kayıt olun

Ünlü MİT Ajanı Mahir Kaynak, "Arafat'ın kimin adamı" olduğuyla ilgili spekülatif

Aşağa gitmek  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Admin


Admin

Mahir Kaynak

Ünlü MİT Ajanı Mahir Kaynak, "Arafat'ın kimin adamı" olduğuyla ilgili spekülatif bir yazı kaleme aldı

15/11/04

Arafat Kimin Adamıydı?

Arafat’ın ani ölümü kafamı iyice karıştırdı. Bütün dünya ona övgüler yağdırıyor, ne kadar büyük bir adam olduğunu söylüyordu. Gerçekten de farklı bir kişiydi. Hem Nobel Barış Ödülünü almış hem de terörün simgesi sayılmıştı. O bir savaşçı mıydı yoksa bir barış adamı mı? Savaşanın dostu kadar düşmanı olurdu. Ama onun düşmanı olarak sadece İsrail kalmıştı. Üstelik Rabin sağ olsaydı böyle düşünmezdi. Bir şeyler öğrenirim umuduyla Dünya Derin Devletine ( Kod adı DDD veya 3D) telefon etmeye karar verdim.

İleri teknoloji kullandıkları için konuştuğum kişileri görebiliyordum. Adeta yüz yüze gibiydik. Kurumuna yakışır güzellikteki sekreter,

- Hoş geldiniz bay Çokbilmiş, sizi hemen 121 e bağlıyorum dedi. 121 Halkla İlişkiler Bölümünün koduydu. 011 ile yani operasyon sorumlusuyla konuşmayı tercih ederdim ama bu kadarla yetinmem gerektiğini anladım. 001i, yani başkanı ise hiç tanıyamamıştım.

- Arayacağını tahmin ettim. Arafat kafanı karıştırmış olmalı diyerek karşıladı.

- Otuz yılı aşkın bir zamandır bu kişiyi, uzaktan da olsa, izliyorum. Onun sizin adamınız olduğunu düşünüyordum. Ama şimdi sisteme baş kaldıran ve bir halkın bağımsızlığı için savaşan kişi olarak yüceltiliyor. Yanıldım mı acaba? Diye sordum.

- Biliyorsun adamlarımızın kimliğini kesinlikle açıklamayız. Bu konuda bize değil kendi aklına güveneceksin. Olabilir de olmayabilir de. Zaten kişiler önemli değil. Bizim varlık nedenimiz ve başarımızın sırrı sizin bir eksikliğinizden kaynaklanır. Siz bir olayın oluş biçimine göre karar verirsiniz, biz sonuçlara bakarız. Size göre bir çatışma varsa iki taraf var demektir. Bir çok çatışmayı biz düzenleriz, yani çatışmanın iki tarafında da biz oluruz. Siz insanları görünümüne ve sözlerine bakarak değerlendirirsiniz biz de bundan faydalanarak kurtlara kuzu postu giydirir önünüze süreriz. Mesela milliyetçiliği tasfiyenin yolu size göre enternasyonalizmdir. Ama bu bir aşamada gerçekleşmez. Önce çok milliyetçi bir lideri öne sürmek ve bütün milliyetçilikleri ayaklandırmak gerekir. Bu çatışma ortamından kurtulmanın tek yolu tüm milliyetçilikleri unutmaktır ve bizim hedefimiz de zaten budur. Arafat’a gelince, olaya neden çok dar bir açıdan bakıyorsunuz? Osmanlıyı dağıttığımız zaman milyonlarca insan yerinden edildi ama hiçbir sorun yaşanmadı. O mübadeleydi ve farklıydı diyen akılsızlar çıkabilir. Yerinden edilen bir kişi için yerine gelenin ne anlamı var? Filistinliler de bir yere yerleştirilebilir ve bugün sorunsuz yaşayabilirdi. Size göre Yahudilerin de Filistinlilerin de haklı bir nedeni var. İki taraf da atalarını yaşadığı toprakları istiyor. Eğer bu talep doğru ise neden Amerikalılara kızıyorsunuz ? Amerikalılar da atalarının yaşadığı toprakları, yani bütün dünyayı istiyor. Kim atalarının yaşadığı yerlerde bulunuyor? Sebep yaratmak kolaydır. Mesela önce bir takım gemilerin kutsal olduğu yolunda bir efsane yaratırsınız, sonra bu gemilerin uğradığı limanlarda ölenin cennete gideceğini söylersiniz ve herkes ömrünün sonunu orada geçirmek için olmadık fedakarlıkta bulunur. Dünyayı yönetmek sanıldığı kadar zor değil. Yahudiler kutsal topraklarda yaşamak istiyormuş. Verin gitsin. İklimi kötü, verimsiz topraklara paralarını gömsünler. Ben Yahudi olsaydım İstanbul’u tercih ederdim. Dünyanın en güzel yeri dururken çöle gidilir mi? Bu kadar uğraşıdan sonra bir ucundan diğerine nerdeyse yürüyerek gidilecek bir ülkeye sıkıştılar ve şimdi de etraflarına duvar örüp büyük bir hapishaneye tıkılacaklar. Kutsal bir hedefe ulaşmak için bu fedakarlığa katlanılır diyenler çıkabilir ama biz bunlara yabancıyız. Yukardan bakınca iki tarafın da oynayacağı bir oyuncağı var, didişip duruyorlar ama biz amacımıza ulaşıyoruz. Biz Yirminci Yüzyıla damgasını vuran petrolü istediğimiz gibi yönlendiriyoruz. Yirmi veya otuz yıl sonra Arapların yaşadığı yerler eski haline dönecek ve Araplar lüks otomobilden inip deveye binecek ve hurmayla yetinecekler. O zaman o toprakları size geri verebiliriz. Hem de orijinal haliyle, hiç el değmemiş gibi. Arafat bu sürecin bir parçasıydı ve ne kazanmalı ne de kaybetmeliydi. Sorun çözülseydi yeni bir senaryo yazmamız gerekecekti.

121 ile bir çok şey konuştuk ama yerim kalmadı. Son sözleri şöyleydi.

- Güle güle bay Çokbilmiş, eğer bizi dinleseydin senin de servetin olurdu. Arafat’a bak. Milyar dolarlar konuşuluyor. Gene beklerim.

http://filistin.turcforumpro.com

Sayfa başına dön  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz