FİLİSTİN
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Bağlı değilsiniz. Bağlanın ya da kayıt olun

Kudüs Ortodoksları ve İsrail

Aşağa gitmek  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

1Kudüs Ortodoksları ve İsrail Empty Kudüs Ortodoksları ve İsrail Perş. Şub. 05, 2009 12:19 pm

Admin


Admin

Kudüs Ortodoksları ve İsrail
7 Mayıs 2005 Cumartesi, Vakit gazetesi

Kudüs Ortodokslarının büyük çoğunluğunu Araplar oluşturur. Ancak dinî yönden Yunan Ortodoks Kilisesi'ne bağlıdırlar. Bu bağlılık eski Bizans döneminden buyana süregelen bir gelenektir. Hz. Ömer (r.a.)'in fethinden önce Kudüs, Bizans hâkimiyetinde olduğundan buranın dini otoritesi de onun kontrolündeydi. Ancak o zaman Kudüs Patrikhanesi, Konstantinopl (yani İstanbul) Patrikhanesi'ne bağlıydı. Daha sonra Yunan Kilisesi kendisini Bizans dönemindeki dinî otoritelerin mirasçısı kabul ettirerek Kudüs Ortodoks Patrikhanesi'nin kontrolünü de elinde tuttu.

Fakat yüzyıllardan buyana Yunan Ortodoks patrik ve onun etrafında oluşan üst düzey kilise yönetimi ile Arap Ortodoks cemaatin ilişkileri hep bozuk olmuştur. Arap Ortodokslar kilisenin meclisine ve rahip sınıfına giremediler. Yunan patrikler Arap Ortodoksların ihtiyaçlarını genellikle önemsememiş, hatta dillerini öğrenmeyi bile çoğu zaman reddetmişlerdir. Hatta bir kaynakta, Eylül 1843'te Yunan patrik II. Kirlis'in, Rusya'nın Kutsal Şehir Ortodoks büyükelçisi Ospinsky'ye Arap Ortodokslar hakkında: "Onlar etik değiller, Ortodoks değiller ve Patrikhane'ye kir dolduruyorlar" dediği yazmaktadır.

Oysa bir önceki yazımızda da dile getirdiğimiz üzere Kudüs Ortodoks Patrikhanesi maddi gücünü birinci derecede Kudüs ve Filistin'in yerli Ortodokslarının yardım ve desteklerinden alıyordu. Yönetim yeri geldiğinde onları patrikhaneyi daha güçlü hale getirmek için yardıma teşvik ediyor, yeri geldiğinde de dışlıyordu.

Bu soğuk ilişki işgalci Siyonist devletin kurulmasından sonra daha belirgin bir şekilde dışa vurmaya başladı. Çünkü Filistinli Araplar hıristiyan da olsalar Siyonist devleti meşru olmayan bir işgal devleti olarak görüyorlardı. Yunan patriklerin ise işgal devletiyle yakın ilişki kurmakta bir sakınca görmedikleri anlaşılıyordu. Yunan patriklerin İsrail'le yakın ilişki kurmalarında onların Arap Ortodokslara soğuk bakmalarının da belli bir rolü olduğu söylenebilir.

Kudüs Ortodoks Kilisesi'nin yönetimi ile cemaati arasındaki bu sorunlu ilişki kilisenin mal varlığı üzerindeki tasarrufa da bariz bir şekilde yansımıştır. Patrikler, kiliseye ait arazi ve arsaların bir kısmını işgalci devlete satmış veya 99 yıllığına kiralamışlardır. Şu an Kudüs'te işgalci devletin başbakanlık binasının ve bu devletin parlamentosu Knesset'in binasının bulunduğu araziler de Yunan patrikler tarafından zikrettiğimiz yollarla siyonistlerin hizmetine verilmiş araziler arasında yer almaktadır. Aslında Arap Ortodoks cemaat bu satış ve kiralama işlemlerinden memnun kalmamış, aksine ciddi şekilde rahatsız olmuştur. Ancak kilise yönetimi hem işgal devletiyle ilişkilerini, hem de Filistin'de yaşanan çalkantıları değerlendirerek patrikhane malları üzerinde işgalcilerin işine yarayacak şekilde tasarrufta bulunmuştur.

Kudüs Ortodoks Patrikhanesi'nin yönetimiyle cemaati arasındaki ilişkilerde yaşanan sorunlar zaman zaman kitlesel hareketliliklerle de dışa yansıdı. Örneğin kilisenin sözcülüğünü yapan Arap Ortodoks Papa Dr. Atallah Hanna, Filistin İslâmî Direniş Hareketi (HAMAS)'ın şehadet eylemlerini kınaması talebini reddedince ve bu eylemlerin haklılığını savununca patrikhane yönetimi tarafından azledilmişti. Bu azil işlemi Arap Ortodoks cemaatin şiddetli tepkilerine ve gösterilerine yol açtı. Bu olaylar üzerine yönetim Papa Hanna'yı görevine iade etmek zorunda kaldı.

Önemli bir olay da bundan yaklaşık bir ay önce Patrikhane'nin Kudüs'teki otellerini işgalcilere sattığının anlaşılması üzerine yaşandı. Bu satış skandalının üzerine gidilmesinde de Papa Hanna'nın önemli rolü oldu. Satışın Yunan Patrik I. Irineos (Aryenus)'un oyunlarıyla gerçekleştirildiği anlaşılıyordu. Arap Ortodoks cemaat de skandalda başrolü onun oynadığına inandığından gösteriler düzenleyerek onun derhal Kudüs'ü terk etmesini istedi. Bu çalkantılar günlerce sürdü ve o günlerde Yunan Patrik gözlerden uzak durmayı tercih etti. Hatta bir ara Kudüs'ü terk edeceğini söylediğine dair haberler de yayınlandı. Ancak o mesele henüz neticelenmiş ve Patrik I. Irineos da görevini terk etmiş değil.

Aslında Kudüs'teki Yunan patriğin tutumu aynı zamanda onun arkasında duran siyasi otoritenin tutumunun bir yansımasıdır. Yunanistan şimdiye kadar sürekli Filistin davasına arka çıkıyormuş imajı verdi. Ama perde arkasında dönen dolaplar bu iddiasında samimi olmadığını gösteriyor.

http://filistin.turcforumpro.com

Sayfa başına dön  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz