Mayıs 2005 Perşembe, Vakit gazetesi
Kudüs Ortodoks Patrikhanesi'nin mal varlığına geçmeden önce bir noktaya dikkat çekmek istiyoruz. Müslümanlarda camiler, mescitler ve vakıf mülkleri özel ya da tüzel mülk değildir. Buralar umumun menfaatine tahsis edilmiş ve sürekli amacı doğrultusunda kullanılmak üzere üzerindeki tüm beşeri mülkiyet hakları kaldırılmıştır. Örneğin bir cami müftülüğün mülkü değildir. Dolayısıyla onu satma yetkisi olamaz. Bu sebeple Müslümanlarda dinî otoritelerin bir mal varlığı bilânçosu oluşmamıştır. Oysa Osmanlı döneminde İslâm beldelerinde inşa edilen mabedlerin ve hayra tahsis edilen gayrimenkullerin maddi değerlerinin hıristiyan dünyasında benzer amaçlarla kullanılanlardan çok daha fazla olduğunu görürsünüz. Bu farkı nüfusa oranlama yaparak görmek mümkündür.
Hıristiyanlarda durum tamamen farklıdır. Dini otoritelerin kontrolüne verilen tüm mabedler ve vakıf mülkleri onların mal varlığı olarak görülmekte, bu sebeple buraları satma yetkileri de olmaktadır. Bu yüzdendir ki son dönemde Avrupa'da binlerce kilise satıldı. Birçoğu da cami olarak kullanılması için Müslümanlara satılmıştır.
İşte bu uygulama farkından dolayı Müslümanların dinî mabedlerinin ve vakıf mülklerinin bir toplam miktar bilânçosu ortaya çıkmazken hıristiyan otoritelerin mal varlığı olarak görülen mülklerin böyle bir bilânçosu çıkarılabilmektedir.
Kudüs Ortodoks Patrikhanesi'nin mal varlığına gelince:
Bizzat kendi kayıtlarına göre bu patrikhanenin Kudüs ve Filistin'deki gayrimenkulleri şunlardır: 45 kilise, 38 manastır, 9 okul, 2 sosyal kuruluş, eski Kudüs'ün içinde yer alan 4 otel (ki bu otellerin Yunan patriğin oyunlarıyla geçtiğimiz haftalarda işgalci yahudilere satıldığı ortaya çıktı ve bu biz bu konuyu yazılarımızda gündeme getirdik), yine eski Kudüs'ün içinde 167 ev, 257 dükkân, Kudüs'te 161,91 (yüz altmış bir virgül doksan bir) hektar arazi, Kudüs dışında 447,81 (dört yüz kırk yedi virgül seksen bir) hektar arazi. Buna göre Kudüs ve dışındaki arazilerinin, arsalarının toplamı 609,72 hektar yani 6.097.200 m2. (yaklaşık 6 km2)'dir. Tabii ki bu basite alınacak bir mal varlığı değildir. Ancak tespiti ve teşhisi doğru yapmak gerekir.
Önce bu mal varlığının Kudüs'ün % 55'ine ve onların isimlendirmesiyle "İsrail"in % 20'sine tekabül ettiği iddiasını rakamların ışığında gözden geçirelim. Kiliseler, manastırlar, kilise okulları ve yine dini sosyal kuruluşlar aslında mal varlığı değil tarihten buyana dinî amaçla kullanılan binalardır. Kaldı ki Kudüs'teki bu tür binaların sayılarının oradaki Ortodoks nüfusa oranladığınızda fazla bir yekun oluşturmadığını görürsünüz.
Diğerlerine gelince: Bugün eski ve yeni Kudüs toplam 650 bin nüfusa sahip bir şehirdir. Her dört kişiye bir ev düştüğünü farz etseniz 162 bin 500 ev olduğu anlaşılır. Peki, 167 ev bu miktarın % 55'ine mi tekabül eder yoksa binde birine mi? 257 dükkânın şehirdeki dükkânların ve işyerlerinin % 55'ini oluşturması için tüm şehirde toplam 467 iş yeri olması gerekir. Bu kadar işyeri 650 bin nüfusun sadece bir sektördeki ihtiyacını bile karşılamaz.
Şimdi arazi ve arsaların durumunu inceleyelim: Siyonist devlet 1948'de, yeni şehir olarak da adlandırılan Batı Kudüs'ü işgal etti ve burası tüm Kudüs'ün % 84,1'ini oluşturmaktadır. Siyonistler gasp ve istimlak yoluyla bu kısmın % 75'ini yahudi mülkiyetine geçirmişlerdir. Ürdün'ün ihaneti neticesinde 1967 Haziran Savaşı'nda Doğu Kudüs'ü yani eski şehiri de işgal ettiler. Sonra iki tarafı birleştirdiklerini ilan ederek şehrin belediye sınırlarının kapsama alanını 6,5 km2'ye çıkardılar. 1990'da şehrin etrafına inşa edilmiş yahudi yerleşim merkezlerini de şehre ilhak etmek amacıyla belediye sınırlarının kapsama alanını 123 km2'ye çıkardılar. Şu an ise Batı Yaka'nın önemli bir bölümünü de Kudüs'e dâhil ederek gasp etmek amacıyla bu alanı 840 km2'ye çıkarmak için uğraşıyorlar ki bunun son derece tehlikeli bir proje olduğunu hatırlatalım.
Biz mevcut sınırlara göre bir oranlama yapalım. Ortodoks Patrikhanesi'nin Kudüs'teki arazi ve arsasının toplam 161,91 hektar olduğunu söylemiştik. Bu ise 123 km2'nin yani mevcut Kudüs belediye alanının % 1,3'üne tekabül eder. Filistin'in İsrail olarak gösterilen bölgesinin yüzölçümü yaklaşık 20.000 (yirmi bin) km2, tümünün yüzölçümü ise 28.220 (yirmi sekiz bin iki yüz yirmi) km2'dir. Kilisenin tüm Filistin'deki arazileri ise (609,72 ha) İsrail olarak gösterilen bölgenin % 0,03'üne, tüm Filistin'in ise % 0.021'ine tekabül eder.
Kudüs Ortodoks Patrikhanesi'nin mal varlığına geçmeden önce bir noktaya dikkat çekmek istiyoruz. Müslümanlarda camiler, mescitler ve vakıf mülkleri özel ya da tüzel mülk değildir. Buralar umumun menfaatine tahsis edilmiş ve sürekli amacı doğrultusunda kullanılmak üzere üzerindeki tüm beşeri mülkiyet hakları kaldırılmıştır. Örneğin bir cami müftülüğün mülkü değildir. Dolayısıyla onu satma yetkisi olamaz. Bu sebeple Müslümanlarda dinî otoritelerin bir mal varlığı bilânçosu oluşmamıştır. Oysa Osmanlı döneminde İslâm beldelerinde inşa edilen mabedlerin ve hayra tahsis edilen gayrimenkullerin maddi değerlerinin hıristiyan dünyasında benzer amaçlarla kullanılanlardan çok daha fazla olduğunu görürsünüz. Bu farkı nüfusa oranlama yaparak görmek mümkündür.
Hıristiyanlarda durum tamamen farklıdır. Dini otoritelerin kontrolüne verilen tüm mabedler ve vakıf mülkleri onların mal varlığı olarak görülmekte, bu sebeple buraları satma yetkileri de olmaktadır. Bu yüzdendir ki son dönemde Avrupa'da binlerce kilise satıldı. Birçoğu da cami olarak kullanılması için Müslümanlara satılmıştır.
İşte bu uygulama farkından dolayı Müslümanların dinî mabedlerinin ve vakıf mülklerinin bir toplam miktar bilânçosu ortaya çıkmazken hıristiyan otoritelerin mal varlığı olarak görülen mülklerin böyle bir bilânçosu çıkarılabilmektedir.
Kudüs Ortodoks Patrikhanesi'nin mal varlığına gelince:
Bizzat kendi kayıtlarına göre bu patrikhanenin Kudüs ve Filistin'deki gayrimenkulleri şunlardır: 45 kilise, 38 manastır, 9 okul, 2 sosyal kuruluş, eski Kudüs'ün içinde yer alan 4 otel (ki bu otellerin Yunan patriğin oyunlarıyla geçtiğimiz haftalarda işgalci yahudilere satıldığı ortaya çıktı ve bu biz bu konuyu yazılarımızda gündeme getirdik), yine eski Kudüs'ün içinde 167 ev, 257 dükkân, Kudüs'te 161,91 (yüz altmış bir virgül doksan bir) hektar arazi, Kudüs dışında 447,81 (dört yüz kırk yedi virgül seksen bir) hektar arazi. Buna göre Kudüs ve dışındaki arazilerinin, arsalarının toplamı 609,72 hektar yani 6.097.200 m2. (yaklaşık 6 km2)'dir. Tabii ki bu basite alınacak bir mal varlığı değildir. Ancak tespiti ve teşhisi doğru yapmak gerekir.
Önce bu mal varlığının Kudüs'ün % 55'ine ve onların isimlendirmesiyle "İsrail"in % 20'sine tekabül ettiği iddiasını rakamların ışığında gözden geçirelim. Kiliseler, manastırlar, kilise okulları ve yine dini sosyal kuruluşlar aslında mal varlığı değil tarihten buyana dinî amaçla kullanılan binalardır. Kaldı ki Kudüs'teki bu tür binaların sayılarının oradaki Ortodoks nüfusa oranladığınızda fazla bir yekun oluşturmadığını görürsünüz.
Diğerlerine gelince: Bugün eski ve yeni Kudüs toplam 650 bin nüfusa sahip bir şehirdir. Her dört kişiye bir ev düştüğünü farz etseniz 162 bin 500 ev olduğu anlaşılır. Peki, 167 ev bu miktarın % 55'ine mi tekabül eder yoksa binde birine mi? 257 dükkânın şehirdeki dükkânların ve işyerlerinin % 55'ini oluşturması için tüm şehirde toplam 467 iş yeri olması gerekir. Bu kadar işyeri 650 bin nüfusun sadece bir sektördeki ihtiyacını bile karşılamaz.
Şimdi arazi ve arsaların durumunu inceleyelim: Siyonist devlet 1948'de, yeni şehir olarak da adlandırılan Batı Kudüs'ü işgal etti ve burası tüm Kudüs'ün % 84,1'ini oluşturmaktadır. Siyonistler gasp ve istimlak yoluyla bu kısmın % 75'ini yahudi mülkiyetine geçirmişlerdir. Ürdün'ün ihaneti neticesinde 1967 Haziran Savaşı'nda Doğu Kudüs'ü yani eski şehiri de işgal ettiler. Sonra iki tarafı birleştirdiklerini ilan ederek şehrin belediye sınırlarının kapsama alanını 6,5 km2'ye çıkardılar. 1990'da şehrin etrafına inşa edilmiş yahudi yerleşim merkezlerini de şehre ilhak etmek amacıyla belediye sınırlarının kapsama alanını 123 km2'ye çıkardılar. Şu an ise Batı Yaka'nın önemli bir bölümünü de Kudüs'e dâhil ederek gasp etmek amacıyla bu alanı 840 km2'ye çıkarmak için uğraşıyorlar ki bunun son derece tehlikeli bir proje olduğunu hatırlatalım.
Biz mevcut sınırlara göre bir oranlama yapalım. Ortodoks Patrikhanesi'nin Kudüs'teki arazi ve arsasının toplam 161,91 hektar olduğunu söylemiştik. Bu ise 123 km2'nin yani mevcut Kudüs belediye alanının % 1,3'üne tekabül eder. Filistin'in İsrail olarak gösterilen bölgesinin yüzölçümü yaklaşık 20.000 (yirmi bin) km2, tümünün yüzölçümü ise 28.220 (yirmi sekiz bin iki yüz yirmi) km2'dir. Kilisenin tüm Filistin'deki arazileri ise (609,72 ha) İsrail olarak gösterilen bölgenin % 0,03'üne, tüm Filistin'in ise % 0.021'ine tekabül eder.
