Kendilerini Kudüs'e Adayanlar
8 Mayıs 2005 Pazar, Vakit gazetesi
Bugün Kudüs'te hâlâ İslâm'ın sesi yükseliyor, kutsal Mescidi Aksa'nın minarelerinden ezan okunuyorsa bu Yüce Allah'ın lütfuyla ve kendilerini Kudüs'e adayanların sayesinde olmaktadır. Onlar ise hem işgalcilerin baskılarına, hem de Kudüs'ü ve Filistin'i sattıkları iftirasına maruz kalarak çifte zulme uğrayanlardır.
Siyonist devlet Kudüs'te yahudileştirme planını uygulayabilmek için şeytanın bile zor düşünebileceği metotlara başvuruyor. Biz sadece kendilerini Kudüs'e adayanların fedakârlıklarından bazı örnekler sunmak istiyoruz.
İşgal devleti, Kudüs'teki Filistinli varlığını tasfiye amacıyla bu şehirde oturan Filistinlilere özel kimlik çıkarıyor. Bir kimse bir yıl Kudüs dışında kalırsa Kudüslü kimliğini kaybediyor. Bu uygulamanın amacı tabii ki Kudüs'teki Filistinli nüfusu kademeli olarak tasfiye etmek. Ama Kudüslüler işgalcilerin bu amaçlarını gerçekleştirmelerine imkân vermemek için, Kudüs dışında yaşıyor olsalar bile her türlü zorluğa ve engellemelere rağmen yılda bir kere Kudüs'e giriş yaparak kimliklerini muhafaza ediyorlar.
İşgalci belediye Filistinlilerin evlerini yenilemelerini engelliyor. Amacı da onların evlerini eskimeye ve yıkılmaya terk ederek bir başka tasfiye metodu uygulamak. Bu uygulama karşısında onlar isteseler eskiyen evlerinin arsalarını satıp Filistin'in bir başka şehrinde yahut Filistin dışında yeni ve modern bir ev alabilirler. Çünkü Kudüs'teki evlerinin arsasıyla bu imkânı rahatça elde edebilirler. Ama öyle yapmıyor o eskimiş, yıkık dökük evlerde yaşamaya devam ederek Kudüs'teki Müslüman ve Filistinli varlığını koruyorlar.
Bir Filistinlinin eskiyen evini yıktırıp yenisini inşa etmesi imkânsıza yakın derecede zor. Eski evlerinin bazı bölümlerini ıslah etmek isteyenlerin karşısına ise neredeyse yeni bir ev yapmak için gerekecek paraya denk miktarda vergi ve harç yükü çıkarılıyor. Filistinliler ise evlerinin biraz daha uzun ömürlü olması, böylece oradaki Müslüman varlığının korunması için bütün zorlukları göğüsleyerek bu yüke katlanıyorlar. Onlar "bir gün ümmet bu davaya sahip çıkar ve Kudüs özgür olur" ümidiyle bunu yapıyorlar. Peki, ümmet nerede ve ne zaman sahip çıkacak Kudüs davasına?
Kudüs Üniversitesi profesörlerinden Abdurrahman Abbad'ın Kudüs İçin Çalışan Kurumlar Birliği toplantısına katılmak üzere Beyrut'a geldiği sırada özel sohbette anlattığı bir olayı burada sizlere de aktarmak istiyorum. Kudüslü bir aile kısa süreliğine şehir dışına çıkıyor. Geldiklerinde bakıyorlar ki bütün eşyaları dışarıya atılmış ve evlerine bir yahudi aile yerleşmiş. "Burası bizim, siz ne yapıyorsunuz?" diyorlar. "Gidin hakkınızı mahkemede arayın" cevabını alıyorlar. Mahkemeye başvurduklarında, yahudi aile evin kendilerine ait olduğunu iddia ediyor. Filistinli aile ellerinde tapu olduğunu söylüyor, ama mahkeme tapunun ibrazı için davayı birkaç ay sonrasına erteliyor. Bu sırada yahudi aile evde kalmaya devam ediyor. Duruşma tarihi geldiğinde Filistinli aile tapuyu ibraz ediyor, ama yahudiler tapunun sahte olduğunu iddia ediyorlar. Bu kez tapunun sahte olup olmadığının tespiti için dava yine erteleniyor ve yahudi aile ikamete devam ediyor. Bir sonraki duruşmada tapunun sahte olmadığı ispat ediliyor. Bu kez yahudi aile kendilerinin evi satın aldıklarını ileri sürüyor. Filistinliler öyle olmadığını söyleyince mahkeme evin satılıp satılmadığını tahkik için davayı yine erteliyor. Bir sonraki duruşmada evin satılmadığı ortaya çıkıyor. Bu kez yahudi aile evin satılmadığını kabul ediyor ama kendilerinin uzun süredir orada kaldıklarını, çocukların o ortama alıştıklarını, artık orayı terk edemeyeceklerini söyleyip Filistinli ailenin satmasını istiyor ve yüklü para teklif ediyorlar. Filistinli aile kesinlikle para istemediklerini, evlerini istediklerini söylüyor. Ama mahkeme yahudi ailenin düzeninin bozulmaması için Filistinli aileyi evlerini satmaya zorlamak istiyor. Filistinli aile de evini satmama mücadelesi vererek uzun bir süreden sonra ancak geri alabiliyor.
Peki, o insanlar bu fedakârlığı gösterirken biz ne yapıyoruz? Türkiye'den gönderilen 25 bin işçinin Kudüs'ün etrafındaki tepelere inşa edilen yahudi yerleşim merkezlerinin inşaatında çalıştığından, bu inşaatlardan bazılarının ihalelerinin Türkiyeli firmalara verildiğinden kaç kişinin haberi var? Hani sürekli tekrar edip dururuz "Osmanlı'yı arkadan vurdular!" tekerlemesini.
8 Mayıs 2005 Pazar, Vakit gazetesi
Bugün Kudüs'te hâlâ İslâm'ın sesi yükseliyor, kutsal Mescidi Aksa'nın minarelerinden ezan okunuyorsa bu Yüce Allah'ın lütfuyla ve kendilerini Kudüs'e adayanların sayesinde olmaktadır. Onlar ise hem işgalcilerin baskılarına, hem de Kudüs'ü ve Filistin'i sattıkları iftirasına maruz kalarak çifte zulme uğrayanlardır.
Siyonist devlet Kudüs'te yahudileştirme planını uygulayabilmek için şeytanın bile zor düşünebileceği metotlara başvuruyor. Biz sadece kendilerini Kudüs'e adayanların fedakârlıklarından bazı örnekler sunmak istiyoruz.
İşgal devleti, Kudüs'teki Filistinli varlığını tasfiye amacıyla bu şehirde oturan Filistinlilere özel kimlik çıkarıyor. Bir kimse bir yıl Kudüs dışında kalırsa Kudüslü kimliğini kaybediyor. Bu uygulamanın amacı tabii ki Kudüs'teki Filistinli nüfusu kademeli olarak tasfiye etmek. Ama Kudüslüler işgalcilerin bu amaçlarını gerçekleştirmelerine imkân vermemek için, Kudüs dışında yaşıyor olsalar bile her türlü zorluğa ve engellemelere rağmen yılda bir kere Kudüs'e giriş yaparak kimliklerini muhafaza ediyorlar.
İşgalci belediye Filistinlilerin evlerini yenilemelerini engelliyor. Amacı da onların evlerini eskimeye ve yıkılmaya terk ederek bir başka tasfiye metodu uygulamak. Bu uygulama karşısında onlar isteseler eskiyen evlerinin arsalarını satıp Filistin'in bir başka şehrinde yahut Filistin dışında yeni ve modern bir ev alabilirler. Çünkü Kudüs'teki evlerinin arsasıyla bu imkânı rahatça elde edebilirler. Ama öyle yapmıyor o eskimiş, yıkık dökük evlerde yaşamaya devam ederek Kudüs'teki Müslüman ve Filistinli varlığını koruyorlar.
Bir Filistinlinin eskiyen evini yıktırıp yenisini inşa etmesi imkânsıza yakın derecede zor. Eski evlerinin bazı bölümlerini ıslah etmek isteyenlerin karşısına ise neredeyse yeni bir ev yapmak için gerekecek paraya denk miktarda vergi ve harç yükü çıkarılıyor. Filistinliler ise evlerinin biraz daha uzun ömürlü olması, böylece oradaki Müslüman varlığının korunması için bütün zorlukları göğüsleyerek bu yüke katlanıyorlar. Onlar "bir gün ümmet bu davaya sahip çıkar ve Kudüs özgür olur" ümidiyle bunu yapıyorlar. Peki, ümmet nerede ve ne zaman sahip çıkacak Kudüs davasına?
Kudüs Üniversitesi profesörlerinden Abdurrahman Abbad'ın Kudüs İçin Çalışan Kurumlar Birliği toplantısına katılmak üzere Beyrut'a geldiği sırada özel sohbette anlattığı bir olayı burada sizlere de aktarmak istiyorum. Kudüslü bir aile kısa süreliğine şehir dışına çıkıyor. Geldiklerinde bakıyorlar ki bütün eşyaları dışarıya atılmış ve evlerine bir yahudi aile yerleşmiş. "Burası bizim, siz ne yapıyorsunuz?" diyorlar. "Gidin hakkınızı mahkemede arayın" cevabını alıyorlar. Mahkemeye başvurduklarında, yahudi aile evin kendilerine ait olduğunu iddia ediyor. Filistinli aile ellerinde tapu olduğunu söylüyor, ama mahkeme tapunun ibrazı için davayı birkaç ay sonrasına erteliyor. Bu sırada yahudi aile evde kalmaya devam ediyor. Duruşma tarihi geldiğinde Filistinli aile tapuyu ibraz ediyor, ama yahudiler tapunun sahte olduğunu iddia ediyorlar. Bu kez tapunun sahte olup olmadığının tespiti için dava yine erteleniyor ve yahudi aile ikamete devam ediyor. Bir sonraki duruşmada tapunun sahte olmadığı ispat ediliyor. Bu kez yahudi aile kendilerinin evi satın aldıklarını ileri sürüyor. Filistinliler öyle olmadığını söyleyince mahkeme evin satılıp satılmadığını tahkik için davayı yine erteliyor. Bir sonraki duruşmada evin satılmadığı ortaya çıkıyor. Bu kez yahudi aile evin satılmadığını kabul ediyor ama kendilerinin uzun süredir orada kaldıklarını, çocukların o ortama alıştıklarını, artık orayı terk edemeyeceklerini söyleyip Filistinli ailenin satmasını istiyor ve yüklü para teklif ediyorlar. Filistinli aile kesinlikle para istemediklerini, evlerini istediklerini söylüyor. Ama mahkeme yahudi ailenin düzeninin bozulmaması için Filistinli aileyi evlerini satmaya zorlamak istiyor. Filistinli aile de evini satmama mücadelesi vererek uzun bir süreden sonra ancak geri alabiliyor.
Peki, o insanlar bu fedakârlığı gösterirken biz ne yapıyoruz? Türkiye'den gönderilen 25 bin işçinin Kudüs'ün etrafındaki tepelere inşa edilen yahudi yerleşim merkezlerinin inşaatında çalıştığından, bu inşaatlardan bazılarının ihalelerinin Türkiyeli firmalara verildiğinden kaç kişinin haberi var? Hani sürekli tekrar edip dururuz "Osmanlı'yı arkadan vurdular!" tekerlemesini.
